Hayal kurmak hergün severek veya farkında olmadan dalıp gittiğimiz eylemlerden biridir. İnsanlar arasındada hayal gücü kavramı popüler olmasının yanında kişinin zeka seviyesi ile de ilişkilendirilir. Toplumumuzun belkide bazı kesimi zengin hayal gücünü yüksek zeka belirtisi ile açıklar. Hal böyleyken her istediğimiz yaada her hedefimiz ile ilgili sürekli hayal kurmak aslında bizleri hedefimizden uzaklaştırıyor olabilir mi? Aşağıdaki yazımızda hayatın neden süpriz yapmayı seçtiğini, talih kuşun neden hazır olmayan kişilere konduğunu ve habersiz olduğumuz olay veya kişilerin hayatlarımızın dönüm noktası olduğunu açıklayacağız. Bu açıklamamızda kişisel yorumlarımızı Kuantum bilimi açısından, Psikoloji ve nöroloji açısından ve olmazsa olmaz metafizik açısından konuşacağız. Anlatımın sonunda artık hayal kurarken bir tık daha temkinli olma durumu yaşayabilirsiniz. Fakat şunu unutmayın ki hayat zaten sizi siz yapmak için olması gerektiği zamanda bu yazıyı da karşınıza nasıl çıkarttıysa, ihtiyacınız olan olayları ve insanları da karşınıza çıkaracaktır. O zaman iyi okumalar.
Kuantum Açısından Yorumlayalım
Kuantum fiziği, evrenin çok küçük genişlik olasılıklarıyla çözümlerini ortaya koyar. Bu bağlamda insanın her an hayal kurması ve düşünmesi insandan dışarıya verilen enerji miktarının fazla olmasını sağlar. Düşünce evrende hızla yayılan bir enerjidir, bu durumun abartılması ne gibi durumları yanında getirir.
- Gözlemci etkisi durumu : Bir şeyin gerçekleşmesi veya hayal edilmesi, gerçekleşmesi için enerjisel bir katkı bulunabilir. Ancak bu etki, net bir şekilde “nasıl” ve “ne zaman” gerçekleşeceğini belirlemez. Kendimizi hayalini kurduğumuz o hedefin izleyicisi olarak konumlandırırız. İzleyici olan biz harekete geçme durumuna geçmediğimiz için hedefimizin herçekleşme olasılığını azaltmış olabiliriz.
- Olasılıklarınızı : Her olayın gerçekleşme potansiyeli vardır, ancak hangi olayların “gerçeklik” haline gelmesi karmaşık ve dinamik etkileşimlere bağlıdır. Bir çok olasılık vardır ve hedefiniz çok sayıda koşulla uyumlu olmayabilir, bu nedenle gerçekleşmezken, hiç düşünmediğimiz bir şey gerçekleşebilir.
Psikolojik ve Nörobilimsel Açıklamalar:
- Bağlılık paradoksu : Bir şeyi çok istemek, ona gereğinden fazla duygusal enerjinin doldurulması anlamına gelebilir. Bu da, bilincin altında kaygı ve korku yaratabilir. Örneğin, “Onunla olamazsam çok üzülürüm” düşüncesinde, bilinçaltında bir direnç ve çekim yasasını bloke edebilir. Korku büyük bir güçtür ve çekmeyi çok sever. En çok korktuğunuz olayın başınıza geldiği günleri hatırlayın. Şu da vardır ki korku aktif olunca hedefiniz hakkında ne kadar hayal kurarsanız kurun sanki sınanmanız gereken bir sınav gibi yaşamanız gereken bir olay gibi o korkuyu yaşama ihtimaliniz oluşur. Zaten büyük sınavı verip korkunla yüzleştikten sonra zihin daha da özgür oluyor ve daha da hafifliyorsunuz.
- Serbest bırakma : Hayal kurmadan, aşırı düşünmeden yaşayan insanlar, zihinsel enerjilerini daha az bloke ederler. Bu da fırsatların onlara doğal olarak gelmesine izin verilmesi demektir. Şanslı kişileri veya kısmetli kişileri izlediğimizde aslında hayal kurmak ile vakitlerini geçirmeleri neredeyse çok azdır. Önce akıllarına gelir, eğer isterlerse hedefim derler sonra da işe koyulurlar ve kendi potansiyellerine göre belli bir zaman diliminde hedefleri gerçekleşmiş olur. Bunu bir diğer şekilde anlatıcak olursak eğer hayalinin gerçekleşmesi için istedikten sonra serbest bırak, serbest bırak ki hayalin adım atabilsin.
- Bilinçaltı programlama : Çocukluktan gelen inançlar, bizim “hak ettiğimizi” belirlediğiniz özellikler şekillendirilir. Kendimizi özel veya başarılı olarak görmüyorsak, istememize rağmen bunları hayatımıza çekemeyebiliriz. Bu durum bizlere çevremizin karakterimizi nasıl da etkilediği açısından en önemli bilgilerden biridir. Çoğu insan çocukken motivasyon sözlerine, teşviklere, desteklere veya tam zıttı olarak aşağılanmaya, kötü sözlere, yanız bırakılmaya maruz kalmıştır. Hayatımızın en önemli dönemlerinden biri olan çocukluk dönemi bir kayıt defteri gibi istesek de istemesek de bu olayları ve ne hissettiklerimizi kaydeder. Günün sonunda da gerçekleri tam olarak bilemediği için kendi için çıkarımlarda bulunur ve bu çıkarımlara inanır. Bizler de çocukluktan getirdiğimiz çevremizden etkilenip oluşturduğumuz kendimiz hakkında oluşturduğumuz çıkarımları şu an bir değerlendirip, tekrar gözden geçirmemiz gereklidir.
İlgili Yazı Oku –> Haydi 2025’i Kapsayan Vizyon Tahtası Hazırlayalım.
Metafizik ve Ruhsal Perspektif
- Kader ve özgür irade : Bazı koşullar, ruhsal planımızın bir parçası olabilir. Kuşkusuz bazı insanlarla karşılaşmamız, bazı dersleri almamız için planlanmış olabilir. Ancak bu bizim çabalarımız ve isteklerimizle değişebilir. Dua etmek kaderi , rızkı , kısmeti değiştirebilir. Fakat dua etmenin dışında karşılaştığımız bir olayın sonunda bu bana ne öğretti veya ne kazandırdı bana diye bir sormamız lazım kendimize. Çünkü hiçbir olay başımıza öylesine gelmez. Bazen sorduğumuz bu sorunun cevabını hemen veremeyiz yıllar alır görmesi çünkü. Şuna dikkat edilmesi gerekiyor ki aynı olaylarla karşılaşma durumunuz varsa eğer büyük olasılıkla göremediğiniz bir durum da vardır. Daha temkinli olun derim.
- Enerjinin ölümü : İnsanlar ve olaylar, enerjisel olarak tutulur. Benzer enerjiler beraber takılırlar.Eğer birinin çok yoğun bir şekilde odaklanması ve o kişiyle enerjisel olarak uyumlu olmaması durumunda, kopma gerçekleşmeyebilir. Ama hiç beklemediğimiz bir anda, enerjimizle uyumlu bir kişinin varlığı ortaya çıkabilir. Bu durumlar da da korkusuz, endişesiz ve kendinize hedefinizi önceden yaşamız olan insanları gözlemleyip nasıl davranış ve tutumda hatta enerjide olduklarını inceleyin. Ve kendinizi de o enerjide tutmaya hazırlayın. Şöyle bir çıkarım yapıcak olursak eğer, istediğiniz hedef belli bir enerji grubuna sahip insanlara gider. Bu insanları inceleyip kendinizide buna göre uyarlamanız hedefinize sizi yakınlaştıabilir.
Hayal Kurmanın Hedefe Etkisi
Hayal kurmanın gerçekleşmemesi, hayalin yanlış bir enerjiyle kurulabileceğini gösterir. Kendimize hiç inanmadığımız, güvenmediğimiz ve kötü duygularımızın yoğun olduğu dönemde enerjimiz de düşükdür. Bu dönemler de yine bir çok şey isteyebiliriz. Fakat isteklerimizi gerçekleştirmemizi sağlayan o motivasyon ve sabır bizi desteklemiyorsa hedefimizin gerçekleşme olasılığı düşer. Bu da uzun süre devam etmesi durumunda insan uzun süre hayal kurar ve hayalini zihninden sadece izlemekle kalır.
- Eylem eksikliği : Sadece hayal gücünün yetersizliği, eylemesi gerektiğini söyler. Evren, bizim attığımız somut adımlara karşılık verir. Soyut olan enerji, motivasyon vs. ise bizleri sadece besler. Evrende attığımız somut adımlarında enerjisel anlamda karşılıkları vardır. Bir bakımdan somut adımlar attığımızda evrenin bize olan ciddiyeti daha da artar ve ona göre davranır 😉
- Serbest bırakma ve teslimiyet : Hayalin sona ermesinden sonra, onun nasıl ve ne zaman gerçekleşeceğine dair takıntılı kalınmaması önemlidir. Bu durum çok yaşanılan ve insanı endişede tutan durumdur. Şu şu yaş aralıklarımda yapacağım demek bile belli bir stres kaynağı oluşturur aslında. Bu ve bir sürü kötü zihinsel davranış bizi daha da aşağı çeker ve zamanı uzatır. Tek pratik yapmanız gereken şey aslında devamlı hedefinize uygun hareket etmek ve zihninizi kötü duygulardan uzaklaştırmak.
Son Olarak
Hayattaki sürprizler ve mucizeler, genellikle bizim kontrolümüzün dışında, evrenin parçalarından oluşur. Fazla düşünmeden ve hayal kurmaktan yaşayan insanlar, bazen enerjilerini daha az bloke ettikleri için daha “şanslı” görünürler. Ancak bağlılık niyetiyle, eylem ve teslimiyet dengesiyle, hayallerimize ulaşmak da mümkündür.
“Belki de çözüm, çok yaratıcı yerine çözüme güvenmekte ve kendimize olasılıklara açık tutmaktadır.”
ExpoTekno sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.